İÇİNDEKİLER
Doğum sancıları yaklaşan doğumun habercisidir ve her kadında farklı şekilde gerçekleşir. Süreç, hamileliğin son aşamalarındaki kasılmalarla başlar ve doğum yaklaştıkça daha sık hale gelir, her kasılma bir öncekinden daha güçlü ve daha uzun hissedilir. Doğum sancıları, bazen yalancı kasılmalar olarak adlandırılan ve rahim ağzının açılması ile karakterize edilen Braxton Hicks kasılmaları ile karıştırılabilir. Rahim (tıbbi dilde uterus olarak tanımlanır) kasıldığında, daraldığında ve ardından eski haline döndüğünde birçok farklı semptom ortaya çıkar. Bu makalemizde başta “Doğum sancıları nasıl başlar?” sorusu olmak üzere pek çok konuya değineceğiz.
Doğum Sancısı Nedir?
Doğum, rahim kasılmaları ile başlayıp bebeğin doğumu ile biten bir süreçtir. Rahim, bebeği taşımak adına şiddetle kasılan kaslı bir organdır; bu kasılmalar doğum sancılarının kaynağıdır. Doğum sırasında uterus kasılmaları servikse baskı uygulayabilir. Karın, sırt ve kasık bölgesinde yoğun olarak hissedilen doğum sancılarının diğer sebepleri; mesaneye ve bağırsaklara bebeğin kafasının baskı yapması ile doğum kanalının ve vajinanın gerilmesi vardır.
Sancının dışında, doğum doğumdan önce sık görülen belirtiler şu şekildedir:
- Kusma isteği
- Suyun gelmesi
- Nişan gelmesi (Mukus tıkacı)
- İshal
- Eklemlerin gevşemesi
Doğum Sancıları Nasıl Başlar?
Doğum anın yaklaştığının bir belirtisidir. Braxton Hicks kasılmaları ile başlayan doğum sancıları zamanla düzenli, ağrılı ve şiddetli hale gelir. Doğumun ön izlemesi olarak kabul edilen yalancı doğum sancıları doğumun başladığı anlamına gelmez.
Yanlış doğum sancıları pozisyon değiştirilerek veya masaj yapılarak rahatlatılır ve ağrıya neden olmaz. Bu ağrıları fark ettiğinizde uzanıp sakin bir biçimde dinlemelisiniz. Rahmin doğal yapısını korumak ve plasentaya giden kan akışını rahatlatmak için yaşanan bu kasılmalar anne adayı için bir prova niteliğindedir. Ancak gerçek doğum sırasında uterus kasılmaları daha sık, şiddetli ve ağrılıdır.
Doğum sancılarının yanı sıra kişi sırt ağrısından da şikâyet edebilir. Anne adayına sırtında ağır bir cisim varmış gibi hissettiren bu durum, adet sırasındaki ağrıdan daha şiddetli ve farklıdır. Ağrının sıklığı ve şiddeti giderek artar. Anne adayının egzersiz ve dinlenme ile ağrıları geçmez ve doğuma kadar sürer. Bu süreçte farklı doğum belirtileri de görülebilmektedir.
Doğum Sancıları Ne Zaman Başlar?
Erken doğum saatler veya günler sürebilir. Bu süre doğuma göre değişebilir. Doğum ağrısı genellikle gebeliğin 38. ve 42. haftaları arasında kendiliğinden başlar. İlk evrelerde doğum sancısı her 15 ila 20 dakikada bir gerçekleşir ve yaklaşık 30 ila 45 saniye sürer.
Sancılar daha sık hale gelir ve 1 dakika kadar sürebilir. Sancı, düzenli uterus kasılmalarını gösterir ve doğumun başladığının bir işaretidir. İlk doğumda sancıların başlaması ve süresi daha uzun sürer ama ikinci ve sonraki doğumlarda bu süre nispeten kısadır.
Doğum Sancısının Aşamaları
Erken Doğum Sancısı
Bu 6 saat veya daha fazla süren bir aşamadır. Rahim ağzı 3 cm’den 4 cm’ye kadar açılır. Tipik olarak, hafif ila orta şiddette kasılmalar 30 ila 60 saniye sürer ve her 5 ila 20 dakikada bir meydana gelir. Kasılmalar gitgide daha güçlü ve daha sık hale gelir.
Aktif Doğum Sancısı
Yaklaşık 2 ila 8 saat sürer. Kasılmaların etkisi, şiddeti ve süresi daha uzundur. Bu aşamada serviks 7 cm genişlemiş olur. Alternatif olarak epidural gibi ağrı kesiciler uygulanabilir.
Doğuma Geçiş Sancısı
Genel olarak 1 saat kadar etkilidir. Rahim ağzı açıklığı 10 cm’dir ve ağrı oldukça şiddetlidir. Keskin, yakın aralıklı kasılmalara ek olarak; sırtta, kasıkta, yanlarda ve hatta uyluklarda ağrı hissedilebilir.
Bebeği İtme Sancıları
Birkaç dakika ya da 3 saate kadar geniş aralıklar ile sürebilir. Bebeği vajinadan dışarı itmek için güçlü bir dürtü, yoğun ağrı ve baskı vardır. Bebeğin başı göründüğünde vajinal açıklıkta yanma ve karıncalanma hissedilebilir.
Plasenta Sancısı
Bebek doğduktan sonra plasentanın vajinadan dışarı atılması ile oluşur. Plasenta hafif spastik kasılmalar ile rahatladığı için bu aşama nispeten kolay olma eğilimindedir. Annenin, yeni doğan bebeğine olan ilgisi çoğu zaman bu süreci hissetmemesindeki en büyük etkendir.